26 Ağustos 2013 Pazartesi

May The Force Be With You

İlk yazımda ne yazmam gerektiğini çok düşündüm. Önce kendimi tanıtayım dedim, lisede sınıf öğretmenlerinin yaptırdığı "Kendinizi tanıtın" anketlerine benzedi. "1994'te İzmir'de doğdum. Annem ev hanımı, babam....." bilirsiniz işte. Bir satır bile dolmadan hemen vazgeçtim. Star Wars hakkında yazmak kolay olur diye umuyorum. (spoiler içerebilir ona göre)


Star Wars hakkında en çok tartışılan konulardan biri "ilk üçleme mi son üçleme mi?" dir herhalde. Bu soruya hiçbir zaman kesin bir cevap veremedim. Hangisini daha çok sevdiğime bir türlü karar veremiyorum.Henüz izlememiş olanlar için söylüyorum seriyi 4,5,6,1,2,3 sırasıyla izleyin. Ben seriye bilinçsizce ilk filmden başlamış olduğum içindir diye düşünüyorum, ilk seferde yeni üçlemeyi daha keyifli izledim. Tabi bunda şöyle bir faktör de etkili olabilir:

Her neyse ne diyoduk? Yeni üçleme diyoduk. Anakin Skywalker'ın çok başarılı bir Jedi şövalyesinden tüm evrene korku salan Darth Vader'a dönüşme sürecini izlemek yeni üçlemenin en harika yanı bence. Darth Vader benim için zirvede olan bir karakterdir. Bunun nedeni Darth Vader'ı çocukluğundan bu yana onu kötü olmaya iten sebepleriyle birlikte izlemiş olmamdır diye düşünüyorum. "Öyle demeyin Anakin özünde iyi çocuktur" söylediklerimi en iyi ifade eden cümle bu galiba. Ayrıca bu seri bizi havalı jedilera ve ışın kılıçlarına doyuruyor çok şükür. Jedi felsefesi ve "force" bizi ayrıyetten büyülüyor tabi. Bu üçlemenin kötü yanı aşkın gereksiz fazla olması. Öncelik tabiki yine aksiyonda ama Star Wars'a bu kadar aşk bile fazla açıkçası. Hele hele şu sahne, intihar sebebi:


Hatırlamıyosanız ben söyleyeyim, bu sahnenin devamında Anakinle Padme kırda yuvarlanıyorlar. Bu sahne Star Wars'un yüz karasıdır arkadaşlar. Biri midiclorianlar tarafından yaratılmış JEDİ ŞÖVALYESİ diğeri de koskoca GALAKTİK CUMHURİYETİN SENATOSU. Bu sahne var olduğu sürece herhangi bir türk filmine laf söyleyebileceğimi zannetmiyorum. 


Yüz karası demişken şöyle de bir karakter var ki, kimse George Lucas'a "Abi bunun burda ne işi var" demedi mi diye merak ediyorum.



"You were my brother Anakin. I loved you"  Beni en çok etkileyen film sahnesi bu diyebilirim. O ışın kılıçları her çarpıştığına içim cız etti. İki mavi ışın kılıcının karşı karşıya olmasına mı yanayım, onların Anakin'le Obi wan olmasına mı yanayım, Anakin'in cayır cayır yanan bebeksi saçlarına mı yanayım bilemedim. Bu düelloyu diğerlerinden ayıran, kimse düelloyu kazansın istemiyorsunuz. Daha doğrusu kaybetsin istemiyorsunuz. Tek istediğiniz kavganın bir an önce bitmesi. Neyse ki senaristler bu konuda bize acımış da tam olarak kazanan ya da kaybeden olmuyor, Anakin'in iki bacağı ve caanım saçları dışında. Bu sahneyi şimdilik geçelim, yine boğazıma bişeyler düğümlendi.


Yeni üçlemeyi kısaca özetleyecek olursak; ilk film genel olarak serinin en boş filmiydi. Buram buram kötülük kokan, sith lordu gibi sith lordu Darth Maul filme biraz karizma kattı o kadar. İkinci ve üçüncü filmler aksiyon sahneleriyle eski üçleme kadar iyi olmasa da idare ederdi. İdare eder dediğim tabiki de Star Wars standartlarında idare eder. Yoksa diğer filmlerle kıyaslandığında Star Wars'un her filmi bir numara. Ayrıca bir kez daha Hayden Christensen  demeden geçemiycem.


Gelelim gerçek Star Wars'a. Ben spoilerlara gözüm kaymasın diye film hakkında bişey okumadan ilk filmden olaya daldığım için bu ister istemez bakış açımı biraz etkiledi. Her ne kadar ilk izleyişimin üzerine beş milyon kere izlenmesi gereken sırayla izlesem de seri zihnimde ilk izlediğim sırayla yer etti. Ben hala Anakin'in saçlarının yasını tutarken İmparatorluk kurulmuş, Jediler yok olmuş, direnişçiler harekete geçmişti. Return of the Jedi'da iyilikle kötülük arasındaki o ince çizgiden sonra birden bire herşey siyah ve beyaz oluverdi. İyiler iyi, kötüler kötüydü. Bundan duyduğum rahatsızlıkla artık ben de dark side'daydım. 


Filmi 4,5,6,1,2,3 sırasına göre izleyenlerin iki başrolü (Anakin ve Luke) varken benim sadece Anakinim vardı. Anakin nereye ben oraya diyerek dark side'ı seçtim. bu yüzdendir ki, Luke skywalker'ı kabullenemedim. Luke'un her zaman çok iyi olması, ne olursa olsun hep en doğru kararları vermesi, hiç hata yapmaması bende karakterin bütün gerçekliğini yitirdi.


Bu üçlemede bir Han Solo ve Chewbacca ikilisi var ki dünyalar tatlısı. Özellikle Han Solo en sevdiğim karakterler arasında Darth Vader'la zirveyi paylaşıyor. Kullandığım nicknameden de bunu anlıyorsunuzdur galiba eheheh. Han Solo kendine olan özgüveni, minik çapkınlıkları, munzır gülüşü, etkileyici bakışları ile bir diğer Anakin Skywalker etkisi yaratıyor bende. Peşinde onlarca kelle avcısı dolanmasına rağmen inanılmaz özgür bir adam. Her zaman kendi kararlarını kendi veren, kendinden başka kimseden emir almayan, "amaaan banane galaktik imparatorluktan bana para verin" tavrıyla gönüllerimizi fethediyor. Luke'tan ziyade hatalar yapmış, yeri geldiğinde bencil olabilen, ukala bir karakter olduğu için çok daha doğal. Ayrıca Chewbacca ile olan ilişkisine ayrı bir hayranım.

Karakterleri bi kenara bırakacak olursak bu üçlemede yeni üçlemeye nazaran aksiyon çok daha yoğun. Teknik sebeplerden ötürü olsa gerek aksiyon sahneleri daha çok boş uzayda geçiyor. Aşk da var, ama tadında. Han Solo'yla Prenses Leia'nın Milenyum Şahini'nin kuytu köşelerinde oynaşmasından ve Han Solo'nun "Seni seviyorum"a karşılık verdiği "Biliyorum" cevabından fazlası değil. Ayrıca bu üçleme çok daha salaş. Yeni üçlemedeki o görkemli tapınaklardan, devasa meclisten, ihtişamlı kraliçeden çok; başlarda  sıradan olan karakterlerin hikayesi anlatılıyor. 


Şimdi diyceksiniz ki, "Leia var. Kız prenses". Haklısınız fakat Leia'yı sadece Han Solo'ya ve Luke'a madalya gibi bişey takarken prenses olarak görüyoruz. Onun dışında Leia da sıradan bir asker gibi elinde ışın tabancası ciyuv ciyuv oradan oraya koşuşturuyor. Bir de Jabba'ya esir düştüğünde sert ablamızı seksi kıyafetler içinde görüyoruz, orda da bokunu çıkarıyor efendim. 



Neyse filmlerden bahsediyoduk, eski üçlemenin ilk filminin en önemli sahnesi şüphesiz Obi Wan Kenobi - Darth Vader düellosudur. Hele ki seriyi benim gibi 1,2,3,4,5,6 sırasıyla izlediyseniz bu sahne "you were my brother Anakin" sahnesinden hemen sonrasına tekabül eder. Bir nevi rövanştır. Anakin'in sırma saçlarının intikamını alışıdır (saçları unutamıyorum). İlk düellonun aksine bu sefer birisi kazanacak birisi kaybedecektir. Her ne kadar beni çok etkilese de Obi Wan'ın daha ihtişamlı bir ölümü hakettiğini düşünüyorum. Tabi o zamanlar baş rol beyefendimiz Luke olduğu için ObiWan'ı takan yok. Ohh... 


Üçlemenin ikinci filmine (serinin beşincisi oluyo) gelecek olursak  en bomba sahne, hatta sinema tarihinin en bomba sahnesi olarak da bilinir -burda tekrar spoiler uyarısı yapıyorum evrenin en büyük spoilerı- " Luke, I'm your father." sahnesidir. Dediğim gibi sinema tarihinin en bomba sahnesi olduğu için yoruma açık bir konu değildir o yüzden geçiyorum.

Benim tüm seride en çok etkilendiğim dört sahne vardır. Bunları kendi içinde sıralayamıyorum ama şöyle:
Jedi katliamı
"You were my brother Anakin. I loved you" sahnesi
En sonda Darth Vader'ın ölmeden önce maskesini çıkarmak istediği sahne 
Ve Luke Skywalker'ın 5. filmde ayı gibi bişey tarafından yakalanıp buz içindeki lightsaberına jedi mind trickle ulaşmaya çalışması sahnesi. 


Neden diyecek olursanız -yine kendi izlediğim sıraya göre konuşuyorum- ilk üçlemede bütün jedi masterlar genç padavanlarını ne olursa olsun lightsaberlarından ayrılmaması konusunda tembihlemişlerdir. Zaten ilk üç film boyunca da jedilar için lightsaberın ne kadar önemli olduğunu sürekli görüyoruz. Jedilar katlediliyor, imparatorluk kuruluyor, denge gücün karanlık tarafına kayıyor, bir dünya şey oluyor ve bütün bu olaylardan sonra bir jedi-lightsaber sahnesini ilk kez burada izliyoruz. Genç jedi'ımız ilk defa burada lightsaberına gerçekten ihtiyaç duyuyor. Ve bu öyle kızgın bir savaşın ortasında değil, mağaranın ortasında soğuktan kıçı donarken oluyor. Her neyse, beni etkiliyo işte...


Bir de şu bulutlar şehri mi ne, Bespin'di sanırım adı, şu sahnede kapı açılıp nefes sesiyle birlikte karşımda Darth Vader'ı görünce benim bile korkudan arkamı dönüp koşarak kaçasım geldi. Bizimkileri düşünemiyorum bile. 


Eveeet, geldik 6. filme. Bu üçlemenin diğer iki filminde olduğu gibi yine süper aksiyonlar, dikşın dikşınlardan bahsetmiycem. Bir önceki filmde olduğu gibi burda da "Koskoca Darth Vader nasıl olur da sümüklü Luke'u bir çırpıda yenemez? Adam komple midiclorian, komple force." diyerek her izleyişimde hayretler içersinde kaldığım bir düello daha var. 


Hele hele şu sahneyi hiç anlamıyorum. Gördükçe sinir krizi geçiriyorum. Ya sen koskoca Darth Vader değil misin? Padme'ye de dememiş miydin "İstersem Palpatine'i öldürebilirim ondan daha güçlüyüm" diye? Sen nasıl olur da gider adamın karşısında diz çökersin ya? Hatta adam bile değil hologram bildiğin. Komutanlarını tek el hareketiyle patır patır öldürüyodun, bu yakıştı mı hiç sana ha? Sen Darth Vader'sın aptallık etmeakljasklfhd :D:dD:D




Her ne kadar karşısında diz çöküp ondan emir aldı diye kızsam da imparatoru öldürüp güce tekrar dengeyi getiren sevgili Darth Vader'ımız oldu. Oğlunu son kez kendi gözleriyle görmek istemesi ayrı bir güzeldi. Her ne kadar sümüklü olsa da evlat evlattır, baba yüreği işte...


Güce denge getirmekten bahsetmişken, Obi Wan dahil herkes "Sen seçilmiş kişiydin Anakin, güce dengeyi getirmen gerekirdi. Onlara katılman değil" diyip duruyo ama sanırım şu güce denge getirmek işini yanlış anlıyorlar. Güce dengeyi getirmek sadece gücü iyi tarafa çekmek değildi. Cumhuriyet zamanında Sithler azınlıktaydı. Yani güç aydınlık tarafa kaymıştı. Anakin'in gücün karanlık tarafına geçmesi ve Jedi katliamıyla Jedilar azınlık kaldı. Böylece darkside ve lightside dengelenmiş oldu. Bir diğer kehanet olan sith lordlarının sonuncusu Darth Sidios'u yine seçilmiş kişinin öldüreceğiydi. Her ne kadar Jedi konseyi bunu göremese de eninde sonunda Darth Sidios'u öldüren Dart Vader oldu. Yani Anakin. Yani seçilmiş kişi. Yani bunda da sorun yok.


Baktım da bikaç çok önemli karakteri atlamışım. Kusura bakmasınlar bu daha ilk yazım. Master Yoda var ki evlere şenlik. Benim yaptığım hatayı yapıp seriyi yanlış sırayla izleyenler, Yoda'nın zamanla bunadığını izleyecekler. Doğru sırayla izleyenler ise, yaşlı, bunak,huysuz bir dedenin aslında ne kadar bilgili, her zaman sözü geçen, kodumu oturtan jedi'ların jedi'ı olduğunu farkedecekler. Bilgelikte uçmuştur fakat iki kelimeyi bir araya getirip de cümle kuramaz o ayrı. Saygıda kusur edilmez, eli öpülesidir.


Bir de şu ikisi var. Neler neler oldu, kimler geldi geçti, bu ikisi hep yan yanaydı. En çaresiz anlarda R2D2 iki fiyyu fiyyyuu cikk cikk yapar olayı çözer. C-3PO'nun ise bi katkısını görmedik ama uzay araçları filan zaten onun uzmanlık alanı değil. Kendisi bir protokol droidi. Nezakette son derece başarılı. Bir de ben bu ikisinin gizli gizli aşk yaşadığını düşünüyorum da neyse bu biraz saçma.